Bir Nefes
Kendimizi kötü hissettiğimizde birilerinin derin bir nefes alın, arkanıza yaslanın ve gözlerinizi kapatarak doğanın sesini dinlemeye çalışın gibi meditasyon cümleleri söylediğini illaki duymuşuzdur. Oysaki bu cümleleri bize neden söylediklerini hiçbir zaman düşünmemişizdir. Peki neydi bu sır? Bizim rahat hissetmemizi sağlayan şeyin adı neydi? Hiç düşündünüz mü bu cümleleri uyguladığımızda altında yatan gizli kahramanın doğa olduğunu? Çünkü doğa; bizim kendimizi bulabildiğimiz, benliğimizden uzak olabildiğimiz, nefes alabildiğimiz ve bizi her halimizle kabul eden, karşılığında ise bizden hiçbir şey beklemeden tüm güzelliklerini bize sunan tek yer! Peki biz insanoğlu bu eşsiz güzelliğe neden sahip çıkmıyoruz? Neden kendi ellerimizle bu eşsiz güzelliğin yok olmasına izin veriyoruz? “Bir fidan bir nefestir” diyoruz da neden kendi ektiğimiz nefesleri kesiyoruz? Doğa bize bu kadar hoşgörü ile yaklaşırken biz neden onun canını bu kadar yakıyoruz? Farkında mısınız yere attığımız her atık gelecekteki nefesimizin yok olmasına neden oluyor?
Bir pet şişe 400 yıl, bir pil 300 yıl, bir kağıt 3 ay ve bir sakız ise tam 5 yıl doğada kaldıktan sonra yok oluyor ve doğa günden güne giderek kirleniyor! Gün batımıyla süslenmesi gerekirken denizlerimizi çöpler yüzünden temiz görmeye hasret kaldık. Orman yangınları ise son günlerde giderek artış göstermeye başladı. “Hatay Yanıyor!” demeye kalmadan Trabzon’un da yandığını öğrendik ve acımız iki katına çıktı… Binlerce nefesimiz yok oldu. Bir ağaç belki 40 yıl içinde büyüyecek ama biz yeniden kaybettiğimiz nefesleri canlandıracağız. “Sen yeter ki: Doğanın Kirlenmesine Değil, Doğanın Yaşamasına Öncü Ol! Değişimin Başlamasına Katkıda Bulun, Değişimin Kendisi Ol ve Doğayı Sev! Çünkü Orası, Senin Nefes Aldığın Tek Yer!”
Yazar: Yasemin Kasnak